Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız.
|
Kimler Çevrimiçi |
Şu anda 190 aktif kullanıcı var. » (0 Üye - 189 Ziyaretçi) Bing
|
Son Yazılanlar |
Satılık HP 840 G2
Forum: İkinci El Satılık
Son Yorum: admin
26-07-2025, 10:50
» Yorum 1
» Okunma 76
|
AMD Ryzen 10000 Serisi Ze...
Forum: Kullanıcıların gönderdiği haberler
Son Yorum: admin
08-06-2025, 18:44
» Yorum 1
» Okunma 231
|
Samsung S24FE alınır mı?
Forum: Cep Telefonu
Son Yorum: admin
02-06-2025, 11:28
» Yorum 1
» Okunma 246
|
Google Pixel Cihazlarında...
Forum: Android ve Andorid Uygulamaları
Son Yorum: Aviatorder
26-05-2025, 18:52
» Yorum 1
» Okunma 2,792
|
Apple ios 19 ne zaman çık...
Forum: Donanım Haberleri
Son Yorum: admin
26-05-2025, 16:12
» Yorum 0
» Okunma 117
|
Linux Mint 22.2 Zara
Forum: Kullanıcıların gönderdiği haberler
Son Yorum: tekken29
26-05-2025, 11:50
» Yorum 1
» Okunma 163
|
Amiga Sensible World of S...
Forum: Commodore 64 Amiga Oyunları
Son Yorum: admin
19-05-2025, 00:43
» Yorum 0
» Okunma 190
|
Discord giremiyorum DNS o...
Forum: Online İletisim Araclari
Son Yorum: admin
19-05-2025, 00:33
» Yorum 1
» Okunma 201
|
Motor plakamı kaybettim d...
Forum: KONU DISI
Son Yorum: admin
17-05-2025, 19:23
» Yorum 3
» Okunma 238
|
Doğru tansiyon aleti nası...
Forum: Donanım İnceleme
Son Yorum: ademc
17-05-2025, 13:08
» Yorum 1
» Okunma 8,748
|
|
|
SEVGİ VE GÜZELLİK |
Yazar: csniper - 10-06-2005, 23:17 - Forum: KONU DISI
- Yorum (1)
|
 |
"Bebeğimi görebilir miyim" dedi yeni anne. Kucağına yumuşak bir bohça verildi ve mutlu anne, bebeğinin minik yüzünü görmek için kundağını açtığında şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu!
Anne ve bebeğini seyreden doktor hızla arkasını döndü ve camdan bakmaya başladı.Bebeğin kulakları yoktu...Muayenelerde, bebeğin duyma yetisinin etkilenmediği,sadece görünüşü bozan bir kulak yoksunluğu olduğu anlaşıldı.
Aradan yıllar geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı. Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendisini annesinin kollarına attı. Hıçkırıyordu... Bu onun yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığıydı; Ağlayarak
"Büyük bir çocuk bana ucube dedi..."
Küçük çocuk bu kadersizliğiyle büyüdü. Arkadaşları tarafından seviliyordu ve oldukça da başarılı bir öğrenciydi. Sınıf başkanı bile olabilirdi; eğer insanların arasına karışmış olsaydı.Annesi, her zaman ona "Genç insanların arasına karışmalısın" diyordu, ancak aynı zamanda yüreğinde derin bir acıma ve şefkat hissediyordu. Delikanlının babası, aile doktoru ile oğlunun sorunu ile ilgili görüştü;
"Hiçbir şey yapılamaz mı?" diye sordu.
Doktor "Eğer bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapılabilir" dedi.
Böylece genç bir adam için kulaklarını feda edecek birisi aranmaya başlandı. İki yıl geçti bir gün babası
"Hastaneye gidiyorsun oglum, annen ve ben, sana kulaklarını verecek birini bulduk ancak unutma bu bir sır" dedi.
Operasyon çok başarılı geçti ve adeta yeni bir insan yaratıldı. Yeni görünümüyle psikolojisi de düzelen genç, okulda ve sosyal hayatında büyük başarılar elde etti. Daha sonra evlendi ve diplomat oldu. Yıllar geçmişti, bir gün babasına gidip sordu:
"Bilmek zorundayım, bana bu kadar iyilik yapan kişi kim? Ben o insan için hiçbir sey yapamadım... Bir şey yapabileceğimi de sanmıyorum" dedi Babası, "fakat anlaşma kesin, şu anda öğrenemezsin, henüz değil..."
Bu derin sır yıllar boyunca gizlendi. Ancak bir gün açığa çıkma zamanı geldi... Hayatının en karanlık günlerinden birinde, annesinin cenazesi başında babasıyla birlikte bekliyordu. Babası yavaşça annesinin başına elini uzattı; Kızıl kahverengi saçlarını eliyle geriye doğru itti; annesinin kulakları yoktu.
"Annen hiçbir zaman saçını kestirmek zorunda kalmadığı için çok mutlu oldu" diye fısıldadı babası"..ve hiç kimse, annenin daha az güzel olduğunu düşünmedi değil mi?"
Gerçek güzellik fiziksel görünüşe bağlı degildir, ancak kalptedir! Gerçek mutluluk, gördüğün şeyde değil, asıl görünmeyen yerdedir...
Gerçek sevgi, yapıldığı bilinen şeyde değil, yapıldığı halde bilinmeyen şeydedir!"
|
|
|
Olgunluk |
Yazar: csniper - 10-06-2005, 23:16 - Forum: KONU DISI
- Yorum (1)
|
 |
.......20 li yaşlara kadar iyilikle kötülüğün ülkesi, kalın sınır çizgileriyle ayrılıyor birbirinden. Sıkı dostları ve düşmanları oluyor insanın. Onları ölesiye seviyor
yada ölesiye nefret ediyor onlardan.
30 larında yalanı hakikatten ayırt etmeye başlıyor.
İyi sandıklarının hıyanetiyle tanışıyor, sırtında dost işi hançer darbeleriyle;
ve en kötü zannettiği şefkatle imdadına yetişiveriyor.
Zaman kanatlanıp da 40 ına yaklaştığında insan, iyiyi kötüden ayıran hudut çizgilerini birbirine karıştırıyor. İyilere nakşolmuş kötüyü ve kötülerin içindeki iyiliği de keşfediyor ademoğlu. Anlıyor ki, iyi insan / kötü insan yok; insanın
içinde iyilik ve kötülük var, kötüyle iyi panzehiri değil birbirinin; kankardeşi.
İyilerle kötüler çekiştirmiyor ipi. İyilik ve kötülükten örülmüş ibrişimin kendisi.
Bunu anlayınca şaşmıyorsun nefretin birden şehvete dönüşmesine; acı girdaplarının içinde hazzın raksetmesine. Tevazuyla gurur, haysiyetsizlikle onur el ele yürüyor. İnsan, şuuraltındaki isyankarla sahtekarı, günahkarla tövbekarı birarada farkediyor. Benim, hükmeden ve boyun eğen, zulmeden ve acı çeken. Bunca şiddet kadar onca merhamet de benim eserim. Minneti nefrete, korkuyu cesarete, zaferi hezimete bulayan benim. Kundak bezime tıpatıp benziyor kefenim, hayatım muhteşem ve sefil, mağrur ve rezil, hayasız ve asil.
İşte bu keşif kolaylaştırıyor yaşamı.. Anlıyorsun ki toplumlar gibi insanlar da kanlı iç savaşlarına borçlu ilerlemesini..
O zaman, iyileri kötülerden ayırmak gibi nafile bir uğraşı bırakıp -başta kendin olmak üzere- insanların içindeki iyiliğin peşine düşüyorsun; kıymet bilmeyi ve
-yine başta kendin olmak üzere- herkesi hoş görmeyi öğreniyorsun.
Tükendikçe pahalanıyor zaman; günler azaldıkça uzuyor.
Saçların gibi, seyreldikçe değerleniyor dostların. Günahları ve zaaflarıyla da övünüyor insanlar; sevapları ve zaferleri kadar.
Önemli değil kaç kez yenildiğin; önemli olan, kaç yenilgiden sonra yeniden doğrulabildiğin.
Bu paramparça ruhlardan, çelişkili duygulardan, çatışmanın açtığı yaralardan mucizevi bir ahenk çıkıyor ortaya ki olgunluk diyorlar adına.....
Can Dündar
|
|
|
Þehitler Ölmez |
Yazar: csniper - 10-06-2005, 23:10 - Forum: KONU DISI
- Yorum (4)
|
 |
Olay 1974 yılında yapılan Kıbrıs Harekatı'nda yaşanmış. Savaş sırasında bir gün, bizim askerlerden birinin yanına bir başka Mehmetçik gelmiş. Biraz hoşbeşten sonra, ailesine ulaştırması için ona bir mektup vermiş. Bizimki, "Kardeşim savaştayız. Kimin ne olacağı belli değil ki. Belki sen gidersin de, ben kalırım" dese de diğer asker, sürekli, "Hayır sen gideceksin, ben kalacağım," diyormuş. Sonunda başa çıkamayınca razı olmuş. Mektubu götüreceğine söz vermiş. Bir daha o askeri görmemiş. Bi süre sonra da olayı unutmuş.
Savaştan yıllar sonra, askerlikle ilgili eşyalarını karıştırırken bir anda eline o mektup geçmiş. Verdiği sözü tutmamış olmanın rahatsızlığıyla hemen mektubun üzerindeki adrese doğru yola çıkmış. Giderken de, "Döndüyse kendisini görürüm, şehit olduysa ailesine başsağlığı dileyip mektubu veririm" diye aklından geçiriyormuş.
Sonunda evi bulup kapıyı çalmış. Kapıyı açan yaşlı teyzeye, Kıbrıs'ta birlikte savaştıkları oğullarından bir mektup getirdiğini, kendisiyle görüşmek istediğini söylemiş. Kadın şaşkınlık içinde adamı içeri buyur edip kocasının yanına götürmüş. Yaşlı adam olayı dinledikten sonra, "İyi de evladım, bizim Kıbrıs'ta savaşan bir oğlumuz yok ki" demiş. Ardından da diğer odaya gitmiş ve elinde bi fotoğrafla geri dönmüş. Resmi bizimkine göstererek, "Sana mektubu veren bu muydu?" diye sormuş. Bizim Kıbrıs gazisinin gözleri parlamış: "Evet, işte bu askerdi. Ama Kıbrıs'ta savaşan oğlunuz yok demiştiniz." Anne çoktan gözyaşlarına boğulmuşmuş bile. Baba ise başını sallayıp üzüntülü bi sesle, "Evet bu bizim oğlumuz. Ancak Kıbrıs'ta değil, yıllar önce Kore'de şehit oldu" demiş..
|
|
|
Acil LG F900P veya SAMSUNG 997 kullanan varmı_? |
Yazar: mczaga - 10-06-2005, 11:35 - Forum: Monitör
- Yorum Yok
|
 |
arkadaşlar sizce hangisi?yada başka bi monitör? fiyat önemli değil ama bu modellerde kullanınan tüplerden hangisi iyi. çözünürlük ve tazeleme hızını desteklicek ekran kartı nedir mesala (nvidia 6600) desteklermi.LG ürünlerine teknik destek veren ufotek'in iyi servis vermediği söyleniyor doğrumu.Son sorumda 19"monitörlerde odaklanma varmış bu nedemektirki yoksa 17" mi almalıyım?cvp verenlere tşk.yorumlarınızı bekliyorum
|
|
|
Seagate notebook için 160 GB Sabit Disk Çıkaracak |
Yazar: ЯeboR - 10-06-2005, 11:23 - Forum: Donanım Haberleri
- Yorum (1)
|
 |
En büyük sabit disk üreticilerinden Seagate 2006'nın başlarında 160 Gigabaytlık notebook sabit diski çıkaracağını belirtti. Zaman geçtikçe daha fazla kullanıcının masaüstü yerine dizüstü bilgisayarları seçmesinden yola çıkaran bu sabit diski notebook için çıkarıyor.
Seagate'in açıklamsına göre 2.5 inçlik bu sabit diskte 160 GB'lık geniş depolama alanı dikey kayıt adı verilen bir teknoloji ile yapılıyor.
Teknolojinin askasında veri bitlerini temsil eden manyetik alanların dikey bir şekilde bulunacak. Genelde piyasayada bulunan sabit disklerde bu manyetik alanlar yatay bir şekilde bulunmakta. Manyetik alanların yatay yerine dikey bir şekilde tutulması daha fazla depolama alanı sağlamakta.
2.5 inçlik dikey sabit diskler, bu konu ile ilgilenen bir çok firmanın belli bir süredir üzerinde çalıştığı bir teknoloji. Örnek olarak Toshiba, dikey depolama yöntemini daha önce iPod MP3 çalarda bulunan 1.8 inçlik sabit disk üzerinde kullanmıştı. Bu teknoloji ayrıca 0.8 inçlik sabir disklerde de kullanılabilecek ve maksimum kapasiteyi 6 GB'tan 8 GB'a çıkarabilecek.
|
|
|
|